15 Ağustos 2010 Pazar

çevre

aramızda çevre var. başka şeylerin olmasındansa aramızda çevre olması çok daha iyi. sen yine en uzak kalan oldun! Çatı merkezimiz olacaksa, her halükarda, ne kadar kandırık yaparsam yapiyim, ikimiz de uzağız. ama bu uzaklık kıvruşuk ve kıvrıtık yürüme saatlerimizi arttırıyor. ah yavruum, başlasa mı başlamasa mı bir türlü karar veremiyorum.

yani başlarsa kim neye başlayacak? biz kime başlayacağız? hangi sırayla başlayacağız onları düşünüyorum da...

ya bir de ingilizce çalışmalı mı sorusunun cevabının evet olmasından korkuyorum.

tamam. daha az ingilizce karakter. en azından düzgün fizikli bir Türkçem var be anacığım. kısaltmıyorum. noktalamalarım tam.

bundan aylar önce balıklara yemlerini verirken, onlara birkaç kafa karıştırıcı laf ettim. tam saçmalama dönemimde sinir stres atma kaynağı olarak kaplumbağam ve balıklarım nasıl da iyi geliyorlardı. onlara türlü uydurmasyon hikaye anlatan ben, anlattıkça rahatlıyordum. tozları alan annem son gün, onlarla konuştuğum son gün, "hayvancağızlar iyi ki türkçe bilmiyorlar" dedi bana. döndüm, "iyi de ne biliyorlar ki zaten?" dedim. bir anlık boşluğumun kurbanı ben, and içmiş gibi bir daha balıklarıma saçmalamadım. belki de istemedim.

ama geriye dönüp baktığımda o bütün saçmalıklarımı nasıl da özlüyorum. birgün hepsine kavuşacağım. o gün geldiğinde...

her neyse. Günaydın bize!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder